Sandra, yakın geçmişinde bir aile trajedisi yaşamış olan başarılı bir yazardır. Bu olaydan sonra eşi Samuel’le pek de iyi olmayan ilişkileri, Sandra’nın bir muhabire verdiği röportaj sırasında iyice gerilir. Köpeğiyle çıktığı yürüyüşten dönen oğullarının babasının cesedini bulması üzerine büyük bir şok yaşanır. Sandra, hemen ambulansı ve polisi çağırır. Ancak çatı katından düşerek ölen Samuel’in incelenen cesedi bazı soru işaretleri barındırır. Olay bir intihar ya da kaza mıdır yoksa birinin müdahalesi var mıdır?
Olayla ilgili açılan davada tek şüpheli Sandra’dır. Üstelik aralarının gergin olmasının dışında dava ilerledikçe bazı gizlenen gerçekler ve söylenen yalanlar da ortaya çıkar. Peki bu yalanlar bir delil midir, yoksa yanlış anlaşılmamak için gösterilen anlık refleksler mi? Tüm bunlara ek olarak görme engelli oğullarının davaya dahil olması duygusal açıdan işleri daha da karmaşık hale getirir ve olaylar gelişir.